Peri Bacaları – Oluşumu, Özellikleri, Efsaneleri

Kapadokya Bölgesi’nin ünü ülkemizde yaşayan hemen herkes tarafından biliniyordur. Hatta ve hatta bu durum sadece ülkemizde de değil tüm dünyada böyle. Çünkü peri bacaları dünyanın 7 harikasından biri. Sadece peri bacaları oluşumu bile oldukça dikkat çekici. Yani ünü sınırları aşmış olan bu güzelliği görmeden ölme listesine eklemeden olmaz gibi. Hemde ülkemiz sınırları içerisinde bulunurken.

Kapadokya Bölgesi ile ilgili bilmeniz gereken en önemli şeyin buranın sadece peri bacaları olmadığını bilmeniz gerektiği. Çünkü bölgede dünyanın en büyük kanyonları arasında yer alan Ihlara Vadisi, doğal afetlerden ve savaşlardan korunmak için insan eliyle kazıla kazıla oluşturulan Kaymaklı Yeraltı Şehri gibi birçok özel oluşum bulunuyor. Anlayacağınız Kapadokya’da hem doğal hem de insan eliyle yapılan ve oluşumları yıllar öncesine dayanan birçok güzellik var.

Bu yazımda peri bacalarından özellikle de peri bacaları oluşumu hakkında tüm bilgilerden bahsedeceğim. Bunun dışında Kapadokya hakkında daha nice bilgileri de içeriğimde görebileceksiniz.

İçerik:

Peri Bacaları Hakkında Bilgiler

Peri bacaları hakkında bilgiler

Kapadokya Bölgesi aslında sadece Nevşehir, Ürgüp, Göreme ve çevresinden oluşmuyor. Bölge Kayseri, Aksaray, Niğde, Kırşehir illerini de içine alıyor. Anlayacağınız oldukça geniş bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bölgenin en ikonik oluşumlarından olan peri bacaları ise Uçhisar, Göreme, Avanos ve Ürgüp çevresinde sıklıkla görülüyor. Bu alan Kayalık kapadokya Bölgesi olarak geçiyor.

Aslında peri bacaları dünyada sadece bizim ülkemizde oluşan oluşumlardan biri değil. Ancak bir tek Türkiye’de bir bölgede bu kadar yoğun olarak bulunuyor. Yani bu atmosferi bir tek burada yakalayabiliyorsunuz. Zaten ülkemizdeki peri bacalarının dünyanın 7 harikasından biri olma sebebi de bu.

Ayrıca peri bacaları televizyonda, resimlerde hep küçük küçük gözüküyor. Aslında baya heybetli yapılar. Yani çapları 1 metre ile 15 metre arasında değişiyor. Bilmiyorum hiç aklınıza geldi mi ama peri bacaları oluşumu sivri sivri kayaların üzerinde duran geniş şapkalarla kendini gösteriyor. Peki sizce mantar biçiminde nasıl durabiliyorlar? Merak etmeyin yazının devamında bu konuya da sık sık değineceğim.

Peri bacalarının ortaya çıkmasında tüflerin önemi büyük. Bu tüfler erozyonu da önlüyorlar ve yapıların yüksekliğini koruyarak şapka biçiminde olan kayaların da düşmemesini sağlıyorlar.

Peki peri bacalarının bu geniş coğrafyasının sınırlarını ilk kimin çizdiğini biliyor musunuz? Aslında bölgede birçok medeniyet yaşamış. Ancak sınırları çizen ilk kişi Roma’nın ünlü mü ünlü coğrafyacısı Starbon olmuş.

Peri Bacalarının Oluşumu

Peri bacalarının oluşumu

Yapılan araştırmalara göre peri bacalarının oluşumu 60 milyon öncesine kadar dayanıyor. Ki bu da 3. Jeolojik döneme tekabül ediyor. İşte tam da bu dönemlerde Toros dağları aniden yükselmeye başlamış ve bu hareketler sonucunda da Anadolu fay hattı sıkışmış. E haliyle de yanardağlar aktifleşmeye başlamış.

Dönemin faaliyette olan ve bölgenin de en büyük yanardağları arasında bulunan Erciyes ve Hasan dağı da dahil olmak üzere birçok dağ aktif haldeki volkan lavlarını püskürtmeye başlamış. 2 milyon yıl öncesine kadar da bu lavlar yayılmaya devam etmiş. Bu sebeple de Kapadokya iç denizi kurumuş ve üzerinde 150 metrelik kalınlıkta bir tüf tabakası oluşmuş. 

İşte peri bacaları da Kızılırmak nehri başta olmak üzere birçok akarsuyun ve yağmur sularının bu tüf tabakasını aşındırması ile oluşmuş. Geçmişi çok uzun yıllara dayanan bu doğal oluşumlar insanı adeta şaşkına uğratıyor. 

Ayrıca olay sadece peri bacaları oluşumu da değil. Vadiler, sığınaklar, yer altı şehirleri derken bir sürü oluşum insan elinin de değmesiyle insanı adeta farklı bir dünyaya sürüklüyor.

Peri Bacaları ve Yeraltı Şehirleri

Peri bacaları ve yeraltı şehirleri

Kapadokyanın yeryüzü ayrı bir dünya yeraltı ayrı bir dünya. Yani Kapadokya’nın esrarengiz havasına hava katan bir diğer özelliği de yer altı şehirleri. Anlayacağınız görülmeyen yüzünde de ayrı bir dünya yatıyor.

Kapadokya Bölgesi’nin göz nuru olan yer altı şehirlerinin oluşumunda peri bacalarının katkısı çok büyük. Çünkü peri bacalarının içleri insanların yerleşik hayata geçiş yaptıkları yıllardan beri oyularak sığınak olarak kullanılmaya başlanmış. Zaman ilerledikçe de işleri geliştirmişler. Oyarak kurdukları sığınakları ev, kilise kule hatta ve hatta hastane haline getirmişler. 

Peki yeraltı şehirlerini neden kurmuşlar? Aslında yazının belirli kısımlarında bundan bahsettim. O dönemlerde bölgenin toprakları çok verimli olduğu için sık sık saldırılar alıyormuş. Bu istilalardan kurtulmak için de yeraltı şehirlerini kurmuşlar. Ve yapılan tüm çalışmaların karşılığını almışlar. Halkı koruyabilmişler. 

Peri Bacalarının Efsaneleri

Peri bacalarının efsaneleri

Geldik bence peri bacalarının en eğlenceli olan kısmına. Evet evet peri bacaları oluşumu efsanelerinden bahsediyorum. Aslında bu konu ile ilgili 2 tane efsane bulunuyor. Bunlardan birincisi Göreme’DE bulunan ve çalışkan mı çalışkan olan bir köylü ile ilgili.

Bu çalışkan köylü tarlalarına o kadar güzel bakıyormuş ki bölgenin en güzel üzümlerinin oluşturduğu bağlara sahipmiş. Bakımlı görünen bağların hepsi onunmuş. Ama tabi bunları gençken yapabiliyormuş. Yaşlandıkça elden ayaktan düşmeye başlamış ve bağlara bu denli iyi bakamamaya başlamış.

Günler aylar geçerken yaşlı adam bir gün tarlaya gidemeyecek kadar güçsüzleşmiş. E ne hal böyle olunca ne yapacağım ben diye uzun uzun düşünmeye başlamış. Sonrasında bu yaşlı adamın imdadına yıllardır bakımını yaptığı gğvercinliğindeki yumurtalardan yıllardır beslenen periler yetişmişler. Ve adamın hayatının sonuna kadar tarlalara bakım yapmaya devam etmişler.

Gelelim peri bacaları oluşumu hakkındaki ikinci efsaneye. 

Bu efsanede Kapadokya’da yaşayan develer hakkında. Devler insanlara kızınca sinirlerini çıkarmak için insanların oldukları yerlere doğru ateş topları atıyorlarmış. Yine develerin sinirlendiği günlerden bir gün de insanlara ateş toplarını atarken oradan bir peri padişahı geçiyormuş. Padişah bu durumu görünce insanları korumak için perileri çağırmış.

İnsanları korumaya çalışan periler, ateşi kara ve buza çevirmişler. Tabii bu olaydan sonra insanlar ve periler arasında güçlü bir bağ oluşmuş. Ancak bu bağ Kapadokya kralının oğlu Revan ile peri padişahının kızı Gülperi birbirine aşık olunca maalesef ki kopmuş.

İnsanlar bu durumdan pek de hoşlanmadıkları için perilere savaş açmışlar ve bu evliliğe engel olmaya kesin olarak karar vermişler. Peri padişahı ise bu insanlarla kavga etmek istememiş. Sakince Kapadokya’dan ayrılmayı tercih etmiş. Bunu yaparken de yine de insanları develerden korumayı ihmal etmek istememiş. Bu sebeple de bütün perilerine güvercin olmayı emretmiş. Böylelikle de insanlar hep korunmaya devam etmiş.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu